Kapadokya Gezilecek Yerler | En Popüler Yerler

Kapadokya, Türkiye’nin merkezinde bulunan bir bölgedir ve benzersiz coğrafi yapısıyla tanınır. Kapadokya’nın en belirgin özelliklerinden biri peri bacaları olarak adlandırılan volkanik tüf kayalarının erozyon sonucu oluşturduğu ilginç şekillerdir.

Bölgenin tarihi oldukça zengindir. Binlerce yıl önce insanlar tarafından yerleşime açılmış ve mağara kiliseleri, manastırlar ve yer altı şehirleri gibi benzersiz yapılar inşa edilmiştir. Bu alanlar, Hristiyanlığın erken dönemlerinde önemli bir merkez haline gelmiştir.

Kapadokya’da yapılan aktiviteler arasında sıcak hava balonlarıyla yapılan geziler oldukça popülerdir. Gökyüzünden bölgenin eşsiz manzaralarını izlemek için ideal bir yol sunarlar. Ayrıca trekking, at binme ve bölgenin tarihi yerlerini keşfetmek için yürüyüş turları da oldukça ilgi çekicidir.

Kapadokya’nın kültürel zenginliği, tarihî dokusu ve doğal güzellikleriyle Türkiye’nin en önemli turistik bölgelerinden biri olarak kabul edilir.

Türkiye Kültür Portalı

Kapadokya’nın Önemi Nedir?

Kapadokya, dünya çapında eşsiz coğrafi yapısı, tarihî zenginlikleri ve kültürel önemiyle bilinen bir bölgedir. Önemi birçok farklı faktöre dayanır:

Tarihi ve Kültürel Değer

Binlerce yıllık geçmişiyle Kapadokya, tarihi yapıları, mağara kiliseleri, yer altı şehirleri ve mimari açıdan benzersiz yapılarıyla dikkat çeker. Hristiyanlık tarihinde önemli bir rol oynamıştır ve bu bölgede birçok antik döneme ait kalıntı bulunmaktadır.

Doğal Güzellikler

Peri bacaları, volkanik tüf kayalarının erozyonu sonucu oluşmuş eşsiz oluşumlarıyla ünlüdür. Bölgedeki vadiler, şekiller ve coğrafi yapılar, dünya çapında bir doğal miras olarak kabul edilir.

Turizm

Kapadokya, turistler için popüler bir destinasyondur. Sıcak hava balon turları, tarihi ve doğal güzellikleri keşfetmek için yapılan geziler, trekking rotaları ve kültürel etkinlikler gibi birçok turistik aktiviteye ev sahipliği yapar.

Eğitim ve Arkeoloji

Kapadokya, arkeologlar ve tarihçiler için de önemlidir. Bölgedeki antik yapılar ve kalıntılar, tarih öncesi dönemlerden itibaren insan yerleşimlerine dair önemli bilgiler sağlar.

Ekonomik Etki

Bölgedeki turizm, yerel ekonomi için büyük bir gelir kaynağıdır. Turizm faaliyetleri, bölgede iş imkanları yaratır ve yerel halkın geçim kaynaklarına katkıda bulunur.

Kısacası, Kapadokya hem tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleriyle hem de turizm potansiyeliyle Türkiye’nin ve dünyanın dikkat çeken önemli bölgelerinden biridir.

Tanıtma Genel Müdürlüğü

Kapadokya Tarihi

Eldeki kaynaklara dayanarak söyleyebiliriz ki, Kapadokya ismi ilk olarak M.Ö. 6. yüzyılda Pers kaynaklarında ortaya çıkmıştır. Bu isim, Katpatuka olarak geçer ancak kökeni net olarak belirlenememiştir. Bazı uzmanlar, bu ismin Luvi dilinde “Alçak Ülke” anlamına geldiğini öne sürmüşlerdir. Fakat daha sonraki araştırmalar, “aşağı, aşağıda” anlamına gelen “katta” kelimesinin Hititçe olduğunu ve Luvi dilindeki karşılığının ise “zanta” olduğunu ortaya koymaktadır.

Coğrafyacı Strabo, Roma İmparatoru Agustus döneminde kaleme aldığı ”Geographika” adlı eserinde, Kapadokya’nın sınırlarına da değinmiştir. Strabo’ya göre, Kapadokya’nın sınırları güneyde Toros Dağları’ndan başlayıp batıda Aksaray’a, doğuda Malatya’ya ve kuzeyde Karadeniz’e kadar uzanmaktaydı.

Günümüzde ise, Kapadokya olarak anılan bölge, coğrafi oluşumlarının 250 km²’lik bir alana yayıldığı, özellikle Nevşehir’in öncülüğünde Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerini içine alan bir bölge haline gelmiştir. Bölgede en çok ziyaret edilen yerler arasında Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı ve Ihlara bulunmaktadır.

Kapadokya bölgesi, doğanın ve tarihin eşsiz bir uyum içinde buluştuğu bir mekandır. Coğrafi oluşumlar, Peribacaları’nı şekillendirirken, insanlar da bu benzersiz yapıları kullanarak binlerce yıllık medeniyet izlerini taşıyan evler, kiliseler ve manastırlar inşa etmişlerdir. Paleolitik döneme kadar uzanan insan yerleşimlerine ev sahipliği yapan Kapadokya’nın tarih sahnesi ise Hititlerle açılır.

Ticaret kolonilerine ev sahipliği yapması ve uluslararası ticaret ile sosyal etkileşimde köprü görevi görmesiyle de bilinen Kapadokya, İpek Yolu’nun önemli kavşaklarından biri olarak da öne çıkar. M.Ö. 12. yüzyılda Hitit İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte, bölgede karanlık bir dönem başlar.

Bu periyotta, Asur ve Frigya etkileri taşıyan geç Hitit Kralları, bölge üzerinde hakimiyet kurarlar ve bu hükümdarlıkları M.Ö. 6. yüzyıldaki Pers işgaline kadar devam eder. M.Ö. 332 yılında Büyük İskender, Persleri mağlup eder, ancak Kapadokya’da büyük bir direnişle karşılaşır.

Bu dönemde Kapadokya Krallığı ortaya çıkar. M.Ö. 3. yüzyıl sonlarına doğru, Romalıların gücü bölgede belirgin hale gelir. M.Ö. 1. yüzyılın ortalarında Kapadokya Kralları, Romalı generallerin etkisi altında tahta geçer ve indirilir. MS 17 yılında son Kapadokya kralı öldüğünde, bölge resmi olarak Roma’nın bir eyaleti haline gelir.

MS 3. yüzyılda, Kapadokya’ya Hristiyanlar gelerek bölgeyi bir eğitim ve düşünce merkezi haline getirirler. 303-308 yılları arasında Hristiyanlara yönelik artan baskılarla karşılaşırlar. Ancak Kapadokya, bu zorbalıklardan korunmak ve Hristiyan öğretiyi yaymak için oldukça elverişli bir konumdadır. Derin vadilerde ve volkanik yumuşak kayalardan oydukları sığınaklar, Romalı askerlere karşı güvenli bir alan sağlar.

4. yüzyıl, sonradan “Kapadokya’nın Babaları” olarak anılacak insanların çağıdır. Ancak bölgenin önemi, III. Leon’un ikonları yasaklamasıyla daha da belirginleşir. Bu yasak karşısında, ikonlara bağlı olan bazı kişiler Kapadokya’ya sığınmaya başlar. İkonoklazm hareketi uzun bir süre boyunca (726-843) devam eder.

Bu dönemde birkaç Kapadokya kilisesi İkonoklazm’ın etkisi altında kalsa da, ikonlara bağlı olanlar buralarda ibadetlerini rahatlıkla gerçekleştirirler. Kapadokya manastırları ise bu süreçte büyük bir gelişme gösterir.

Bu zamanlarda, Anadolu’nun Ermenistan’dan Kapadokya’ya kadar uzanan Hristiyan bölgelerine Arap saldırıları başlar. Bu saldırılardan kaçarak bölgeye gelen insanlar, bölgedeki kiliselerin tarzlarında değişikliklere neden olur. 11. ve 12. yüzyıllarda, Kapadokya Selçuklu Hanedanı’nın kontrolü altına girer.

Bu dönem ve ardından gelen Osmanlı hakimiyeti sırasında bölge sorunsuz bir süreç yaşar. Bölgedeki son Hristiyanlar ise 1924-26 mübadelesiyle, Kapadokya’yı terk ederken güzel mimari örnekler bırakarak ayrılmışlardır.

Bugün, Kapadokya’nın tarihi kalıntıları, arkeologlar ve tarihçiler için hâlâ büyük bir ilgi odağıdır. Bu bölgedeki antik yapılar ve kalıntılar, insan yerleşimlerinin evrimi ve tarihî süreçler hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.

Avanos’ta Gezilecek Yerler

Erdoğan Söylemez (Börteçine)

Avanos, Kapadokya’nın merkezinde yer alan, tarihi ve kültürel öneme sahip bir kasabadır. Türkiye’nin Nevşehir iline bağlıdır ve Kapadokya bölgesinin en önemli turistik noktalarından biridir. Antik dönemdeki adı Venessa, Zuwinasa veya Ouenasa olarak bilinirdi. Avanos, tarihi boyunca seramik üretimiyle tanınmıştır. Hititlerden bu yana uzanan bir geçmişi olan seramik işçiliği, Avanos’un simgesi haline gelmiştir.

Hâlâ birçok atölye ve mağaza, geleneksel yöntemlerle seramik üretimi yapmaktadır. Ziyaretçiler genellikle bu atölyeleri ziyaret ederek el yapımı seramik ürünlerle ilgili bilgi edinir ve hatta kendi seramiklerini yapma deneyimi yaşayabilirler.

Kasabanın adını aldığı Kızılırmak Nehri, Avanos’un doğal güzelliklerinden biridir. Nehir üzerinde yapılan teknelerle yapılan geziler, bölgenin güzelliklerini keşfetmek için tercih edilir. Avanos, peri bacalarıyla çevrili bir konumda bulunur ve bu da bölgeyi Kapadokya’nın eşsiz manzaralarından biri haline getirir. Ayrıca yakın çevresindeki tarihi yerler ve doğal oluşumlar da ziyaretçiler için cazip noktalardır.

Devrent Vadisi

Ekrem Keten

Devrent Vadisi, Kapadokya’nın eşsiz coğrafi yapısına ve ilginç kaya oluşumlarına sahip olan önemli vadilerden biridir. Türkiye’nin Nevşehir iline bağlı Avanos’ta bulunan bu vadi, peri bacaları ve doğal kaya oluşumlarıyla ünlüdür.

Devrent Vadisi, genellikle “Hayal Vadisi” olarak da bilinir çünkü kayaların şekilleri, hayal gücünüze benzer fantastik figürler ve nesneler çağrıştırır. Buradaki kaya oluşumları, insanların gördüğü şeylere göre isimlendirilmiştir; örneğin, şahin başı, deve, balık, yunus gibi birçok figür ve objeye benzerlik gösterirler.

Vadinin yüksek ve dik kayaları, zamanla rüzgar ve su erozyonuyla şekillenmiş, farklı ve ilginç yapılar oluşturmuştur. Devrent Vadisi’nin manzarası, doğa tutkunları ve fotoğrafçılar için oldukça çekici ve keşfedilmeye değerdir.

Kapadokya’nın diğer vadileri gibi, Devrent Vadisi de trekking veya yürüyüş rotaları için tercih edilen bir yerdir. Bölgedeki doğal güzellikleri yakından görmek ve bu benzersiz kaya oluşumlarını keşfetmek isteyen ziyaretçiler için harika bir seçenektir.

Haritada Görüntüle

Saç Müzesi

Bora Arıcan

Kapadokya’da bulunan Saç Müzesi, oldukça ilginç ve benzersiz bir yerdir. Nevşehir’in Avanos ilçesinde yer alan bu müze, Türkiye’nin ilk ve tek saç müzesidir. Saç Müzesi’nin sahibi Galip Körükçü’dür ve müze, onun kişisel koleksiyonunu barındırmaktadır. Çömlekçiler çarşısında bulunan müze aslında Chez Galip’in çömlek dükkânının bir parçası olarak hizmet veriyor.

Saç Müzesi’nin hikayesi, müzenin 30 yılı aşkın bir süre önce Galip’in yakın arkadaşlarından birinin Avanos’u terk etmek zorunda kalması ve bu ayrılığın üzüntüsünü yaşamasıyla başladı. Kadın, ona hatırlanacak bir şey vermek isteyerek saçından bir tutam kesip verdi.

O günden bu yana, evini ziyaret eden ve bu hikayeyi duyan kadınlar, iletişim bilgileri ve adresleriyle birlikte saçlarından bir parça bırakarak müzeye katkıda bulundular. Buradaki koleksiyon, dünyanın dört bir yanından gelen 16.000’e yakın kadının saç tutamlarını içerir. Her bir saç tutamı özenle korunmuş ve sergilenmektedir.

Saç Müzesi, ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunmasıyla dikkat çeker ve Kapadokya’da kültürel ve etnografik zenginliği keşfetmek isteyenler için ilginç bir durak olabilir. Bu müze, geleneksel el sanatlarının ve kültürel mirasın farklı bir yönünü sergilemesiyle öne çıkar.

Haritada Görüntüle

Zelve Açık Hava Müzesi

Eva Carolina Martinez Contreras

Zelve Açık Hava Müzesi, Kapadokya’nın tarihî ve kültürel önem taşıyan bir bölgesidir. Türkiye’nin Nevşehir iline bağlı Avanos ilçesinde bulunan Zelve, tarihi bir yerleşim yeri olup, kaya yerleşimleri ve kiliseleriyle ünlüdür. Zelve Açık Hava Müzesi, eski bir yer altı yerleşimi ve kiliseler kompleksi olan Zelve Vadisi’nde bulunur. Bu bölge, yerleşimin en eski dönemlerinden birine kadar uzanan tarihi izleri barındırır.

Burası, yerleşimlerin mağara ve kaya oyuğu yapılarla oluşturulduğu bir alan olarak bilinir. Zelve, özellikle 9. ve 13. yüzyıllar arasında Hristiyanlar için kilit bir yerleşim ve dini merkez haline gelmiştir. Bu bölgede rahiplere ilk dini seminerlerin verildiği bilinmektedir.

Müze, Kapadokya’nın jeolojik yapısının ve tarihî yaşamın bir izini taşır. İnsan yerleşimlerinin, kiliselerin ve yaşam alanlarının kaya oluşumları içine oyulmuş olduğu bu bölge, zaman içinde değişikliklere uğramıştır. Buradaki yapılar, Bizans döneminden kalma olup dini yaşamın izlerini taşır.

Zelve Açık Hava Müzesi, ziyaretçilere Kapadokya’nın yer altı yerleşimlerini ve kiliselerini keşfetme fırsatı sunar. Bölgedeki kaya oluşumları üzerine oyulmuş odalar, kiliseler ve yaşam alanları, antik dönemdeki insan yerleşimlerinin nasıl olduğu hakkında bilgi verir.

Bu bölge, Kapadokya’nın tarihî, kültürel ve arkeolojik zenginliklerini keşfetmek isteyen ziyaretçiler için önemli bir duraktır. Müze, bölgenin jeolojik yapısını, tarihî yerleşimlerini ve dini yapılarını tanımak isteyenler için önemli bir kaynaktır.

Haritada Görüntüle

Kapadokya Yeraltı Seramik Müzesi – Güray Müze

Philippe Rebuffel

Güray Müze, Kapadokya’nın seramik geleneğini ve sanatını sergileyen önemli bir müzedir. Güray Seramik, Avanos’ta bulunan bir seramik atölyesidir ve burada üretilen eserler, Güray Müzesi’nde sergilenmektedir.

Bölgeden elde edilen küçük arkeolojik buluntular arasında, Roma, Bizans, Selçuklu, ve Osmanlı dönemlerine ait seramik ve çömlek eserlerini inceleyebilir, atölyelerde sanatçıların çalışmalarına tanık olabilirsiniz.

Müze, seramik sanatının zenginliğini ve geleneksel üretim tekniklerini tanıtmak amacıyla kurulmuştur. Ziyaretçilere seramik yapımının adımlarını ve süreçlerini gösteren interaktif bir deneyim sunar. Güray Müzesi’nde sergilenen eserler, el yapımı seramiklerden heykellere, çeşitli dekoratif objelere kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.

Güray Müzesi, Kapadokya’nın seramik geleneğini ve sanatını korumak, sergilemek ve gelecek nesillere aktarmak için önemli bir rol oynar. Ziyaretçilere bu benzersiz el sanatının kökenlerini, üretim süreçlerini ve modern yansımalarını keşfetme fırsatı sunar.

Haritada Görüntüle

Çavuşin’de Gezilecek Yerler

Mustafa Taşkın

Çavuşin, Kapadokya’nın tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü bölgesinde yer alan bir köydür. Türkiye’nin Nevşehir iline bağlı olan Çavuşin, peri bacalarıyla çevrili, tarihi ve kültürel açıdan zengin bir yerleşim yeridir.

Bu köy, volkanik tüf kayalarının oluşturduğu etkileyici peri bacaları ve kaya oluşumlarıyla dikkat çeker. Tıpkı diğer Kapadokya bölgeleri gibi, Çavuşin de yer altı şehirleri ve oyulmuş kiliseler gibi benzersiz yapılara ev sahipliği yapar.

Çavuşin’deki en belirgin yapılardan biri, tarihi Çavuşin Kilisesi’dir. Bu kilise, zamanla erozyonun etkisiyle zarar görmüş olsa da Kapadokya’nın tarihi kiliselerinden biri olarak bilinir. Ayrıca köydeki yer altı şehirleri de ziyaret edilebilir. Bu şehirler, geçmişte insanların korunma ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için oluşturulmuş oyulmuş alanlardır.

Çavuşin, Kapadokya’nın doğal güzelliklerini, tarihi ve kültürel mirasını keşfetmek isteyen ziyaretçiler için ilginç bir duraktır. Peri bacalarıyla çevrili coğrafi yapısı ve tarihi yapılarıyla bölgenin benzersiz özelliklerini yansıtır.

Çavuşin Kilisesi

muze.gov.tr

Çavuşin Kilisesi, Kapadokya bölgesinde bulunan önemli tarihi kiliselerden biridir. Çavuşin Kilisesi, kayalara oyulmuş bir yapıdır ve Kapadokya’nın eşsiz coğrafi yapısı içinde yer alır. Kilise, Doğu Roma İmparatoru Nicephorus Phocas’ın Kapadokya’yı ziyaretinden sonra, 964-965 yıllarında inşa edilmiştir. Hristiyanlık tarihinde önemli bir yer tutan bu kilise, bölgedeki erken dönem Hristiyan toplulukları tarafından kullanılmıştır.

Göreme-Avanos yolunun kenarında bulunan bu kilise, Göreme’ye 2,5 km mesafededir. Kaya içine oyulmuş olan kilise iki katlıdır; alt katta keşiş odaları bulunurken, üst katta yer alan kiliseye doğal bir merdivenle erişiliyordu, ancak zamanla bu merdiven yıkılmıştır.

Şu an, kiliseye sonradan yapılmış olan demir bir merdiven yardımıyla çıkılabilmektedir. Yüksek bir tavana sahip olan kilise tek nefli, beşik tonozlu ve üç apsislidir; ancak narteksi zamanla yıkılmıştır. Nartekste, baş melek tasvirleri görülebilmektedir.

Çavuşin Kilisesi’nin, Kapadokya’nın dini ve tarihi mirasını anlamak için önemli bir simge olduğunu belirtmek gerekir. Bu gibi antik kiliseler, bölgedeki erken dönem Hristiyan topluluklarının yaşam tarzları, dini inançları ve mimari yapıları hakkında önemli ipuçları sunar. Kilisenin bulunduğu bölge, ziyaretçiler için Kapadokya’nın tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetme fırsatı sunar.

Haritada Görüntüle

Çavuşin Köyü Eski Kaya Camii

Jose Carlos Sanchez Perez

Caminin ilk imamının Hafız Derviş olduğuna inanılmaktadır. Yapım tarihi belirsiz olan bu yapı, köydeki ikinci en eski camidir. İlk inşa edildiğinde, bölgenin özelliklerine uygun olarak bir kaya kütlesi oyularak oluşturulmuş ve yaklaşık 35 m2’lik bir alanda yer almıştır.

Cami zaman içinde kapasitesinin yetersiz olduğu anlaşılınca giriş ve kıble taraflarında genişletme çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu genişletmeler sonucunda 1940’lı yıllarda caminin kapladığı alan 65 m2’ye çıkmıştır. Caminin minaresi, Selçuklu tarzında inşa edilmiştir.

1958 yılında meydana gelen bir heyelan sonrasında köyün, caminin içinde bulunan kısmı afet bölgesi ilan edilmiş ve boşaltılmıştır. Bu dönemde kapatılan cami, 2011 yılında restore edilerek turistlerin ziyaretine açılmıştır.

Haritada Görüntüle

Rahipler Vadisi (Paşabağ Vadisi)

Eldhose Alias

Paşabağ Vadisi olarakta bilinen Rahipler Vadisi, Kapadokya’nın tarihi ve doğal güzelliklerine ev sahipliği yapan önemli vadilerden biridir. Türkiye’nin Nevşehir iline bağlı bir bölgede bulunan bu vadi, benzersiz coğrafi yapısı ve tarihi kalıntılarıyla dikkat çeker.

Rahipler Vadisi, adını bölgede yaşamış ve manastırlar inşa etmiş keşişlerden alır. Bu vadi, tarih boyunca keşişlerin inzivaya çekildiği, manastırlar kurduğu ve ibadet ettikleri bir yer olmuştur. Kiliseler, manastırlar ve mağara yerleşimleri bu vadinin doğal oluşumları içine oyulmuştur.

Vadi, peri bacaları, kanyonlar ve doğal oluşumlarla çevrili olup yürüyüş rotaları ve trekking için popüler bir bölgedir. Buradaki manzara, fotoğrafçılar ve doğa severler için oldukça ilgi çekicidir. Ayrıca, Zelve Açık Hava Müzesi ve Paşabağ Vadisi’ni (Rahipler Vadisi) aynı giriş bileti ile keşfetmek mümkün.

Rahipler Vadisi, Kapadokya’nın benzersiz coğrafi yapısı ve tarihi mirası üzerine kurulu, keşişlerin tarihî izlerini taşıyan önemli bir yerleşim yeridir. Bu vadiyi ziyaret edenler, bölgenin doğal güzelliklerini ve tarihî yapısını keşfetme fırsatı bulurlar.

Haritada Görüntüle

Güllüdere Vadisi

Łukasz Zarzycki

Güllüdere Vadisi, Kapadokya’nın tarihi, doğal güzellikleri ve yürüyüş rotalarıyla ünlü olan vadilerinden biridir. Konum itibariyle, Çavuşin Köyü ile Göreme arasında bulunan bu vadi, doğal oluşumları, vadide bulunan tarihi kalıntıları ve yürüyüş parkurlarıyla ziyaretçiler için çekici bir destinasyondur.

Güllüdere Vadisi, peri bacaları, kaya oluşumları ve vadide bulunan doğal güzelliklerle tanınır. Yürüyüş rotaları, ziyaretçilere vadideki eşsiz manzaraları keşfetme fırsatı sunar. Bu vadi, farklı yürüyüş parkurlarıyla doğa severler ve trekking yapmayı sevenler için popüler bir yerdir.

Tarihi açıdan, Güllüdere Vadisi’nin çeşitli noktalarında yer alan mağara kiliseleri ve yer altı yerleşimleri bulunur. Bu yapılar, Kapadokya’nın tarihî dönemlerinde yaşamış olan toplulukların izlerini taşır.

Güllüdere Vadisi, Kapadokya’nın doğal güzelliklerini, tarihî kalıntılarını ve yürüyüş rotalarını bir araya getirerek ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunar. Doğa yürüyüşleri, fotoğrafçılık ve doğal oluşumları keşfetmek isteyenler için harika bir seçenektir.

Haritada Görüntüle

Kızılçukur Vadisi

Antonio Lembo

Kızılçukur Vadisi, çeşitli yürüyüş rotaları, doğal oluşumlar ve benzersiz manzaralarıyla dikkat çeker. Adını, kızıl tonlarda olan yüksek kayalardan alır. Bu vadideki kaya oluşumları, volkanik tüf kayalarının zamanla rüzgar ve su erozyonuyla şekillenmesiyle ortaya çıkmıştır.

Vadi, turistler ve doğa severler için popüler bir trekking ve yürüyüş bölgesidir. Farklı zorluk seviyelerine sahip yollarıyla ziyaretçilere farklı deneyimler sunar. Aynı zamanda fotoğrafçılar için de oldukça ilgi çekici bir alandır, çünkü gün batımı veya gün doğumu gibi zamanlarda manzara muhteşem olabilir.

Tarihi açıdan, Kızılçukur Vadisi’nin yakınlarındaki bölgede, tarihî kalıntılar, mağara kiliseleri ve yer altı şehirleri gibi önemli yapılar bulunabilir. Bu yapılar, bölgenin antik dönemlerdeki yerleşimleri ve tarihî yaşamı hakkında bilgi verir.

Kızılçukur Vadisi, Kapadokya’nın doğal güzellikleri ve tarihî izleriyle ilgilenen ziyaretçiler için keşfedilmeye değer bir destinasyondur. Doğal oluşumları, manzaraları ve tarihî yapılarıyla unutulmaz bir deneyim sunar.

Haritada Görüntüle

Vaftizci Yahya Kilisesi

Muharrem Güven

Vaftizci Yahya Kilisesi, Kapadokya’nın sınırları içindeki en eski kiliselerden biri olarak öne çıkmaktadır. Tarihi 5. yüzyıla kadar uzanan Vaftizci Yahya Kilisesi, içerisindeki fresklerle yüzyıllara meydan okuyarak günümüze kadar korunmuştur. Bu kadar uzun bir zaman boyunca korunmuş olması, bu yapıyı olağanüstü bir noktaya taşır.

Kilisenin bulunduğu bölge, dini tarih açısından eşsiz kayıtlar barındırır ve bu yüzden benzerini bulmak diğer kiliselerde mümkün olmaz. Dolayısıyla, Vaftizci Yahya Kilisesi bu yönden son derece büyük bir öneme sahiptir.

Kilise, kayalara oyulmuş bir yapıdır ve bu özelliğiyle Kapadokya’daki diğer antik kiliseler gibi benzersizdir. Kilisenin içinde, Hristiyanlık dönemine ait çeşitli dini freskler bulunur. Bu freskler, İsa’nın hayatı, dini sahneler ve azizlerin tasvirleri gibi konuları içerebilir.

Kilisenin içindeki freskler, zamanla kısmen zarar görmüş olsa da Kapadokya’daki tarihi ve dini sanatın önemli örneklerinden birini oluşturur. Vaftizci Yahya Kilisesi, ziyaretçilere Kapadokya’nın antik dini yapılarını ve tarihî mirasını keşfetme fırsatı sunar. Bölgedeki diğer kiliseler gibi, bu kilise de Kapadokya’nın Hristiyanlık tarihindeki önemli dönemlerin izlerini taşır ve bölgenin kültürel zenginliğini yansıtır.

İlginizi Çekebilir:  Kapadokya Nerede? Kapadokya Gezi Rehberi

Haritada Görüntüle

Göreme’de Gezilecek Yerler

Massimo Miranda

Göreme, Kapadokya’nın merkezinde bulunan ve dünya çapında ün kazanmış bir beldedir. Türkiye’nin Nevşehir iline bağlı bir yerleşim yeridir ve Kapadokya’nın en popüler ve önemli turistik merkezlerinden biridir. Göreme, eşsiz coğrafi yapısıyla ünlüdür.

Peri bacaları denilen volkanik tüf kayalarının zamanla rüzgar ve su erozyonuyla şekillenmesiyle oluşan doğal oluşumlar, Göreme’nin manzarasını benzersiz kılar. Bu peri bacaları içinde oyulmuş olan mağara evler, kiliseler ve manastırlar, bölgenin tarihi dokusunu yansıtır. Göreme’nin yakınlarındaki balon turları da bölgenin popüler aktivitelerindendir.

Sabahın erken saatlerinde yapılan balon turları, bölgenin eşsiz manzaralarını gözlemlemek için mükemmel bir fırsat sunar. Göreme ayrıca, konaklama, restoranlar, el sanatları satan dükkanlar ve diğer turistik hizmetler açısından da zengindir.

Bölge, gezginler ve doğa severler için cazip bir destinasyondur. Kapadokya’nın kültürel ve tarihî zenginliğini, eşsiz doğal oluşumlarını ve manzaralarını keşfetmek isteyen ziyaretçiler için önemli bir duraktır.

Göreme Açık Hava Müzesi

Türkiye Kültür Portalı

Göreme Açık Hava Müzesi, Kapadokya’nın en önemli tarihi ve kültürel miras alanlarından biridir. Türkiye’nin Nevşehir iline bağlı Göreme beldesinde bulunur ve Kapadokya’nın benzersiz mağara kiliselerini ve yaşam alanlarını barındırır.

Bu müze, bölgedeki tarihî dönemlerden kalan bir dizi mağara kilisesi, manastır ve yer altı yaşam alanlarını içerir. Göreme Açık Hava Müzesi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır ve Kapadokya’nın tarihi ve kültürel önemini vurgular.

Bu alan, etkileyici manzaralara sahip olan volkanik tüf yapısı içinde Bizans Kilise mimarisini ve dini sanat tarihini sergileyen önemli bir dönemi yansıtmaktadır. Bölgenin karakteristik özelliklerinden biri, burada yaşayanların savaşların etkilerinden ve merkezi idarenin otoritesinden uzak kalarak özgün bir yapı oluşturmuş olmalarıdır.

Ana ulaşım yollarından uzak olması ve zorlu arazi yapısı, gizlenmek isteyen veya dini çekilme arzusunda olanlar için ideal bir sığınak olmuştur. Manastır yaşamı 3. yüzyılın sonları ile 4. yüzyılın başlarında başlamış ve hızla yayılmıştır. Manastırlar, kiliseler, şapeller, yemekhaneler, keşiş hücreleri, depolar ve şarap imalathaneleri gibi alanlar oyularak inşa edilmiş ve duvar resimleriyle süslenmiştir.

Müze içindeki kiliselerdeki duvar resimleri ve freskler, Hristiyanlık tarihine ait sahneleri ve dini figürleri tasvir eder. Bazı kiliselerdeki freskler, İsa’nın hayatı, azizlerin portreleri ve dini hikayeleri anlatır.

Müze, ziyaretçilere Kapadokya’nın tarihî dönemlerindeki kilise ve manastır yaşamının izlerini görebilecekleri bir atmosfer sunar. Burası, bölgenin dini ve kültürel geçmişi hakkında önemli bilgiler verir ve Kapadokya’nın eşsiz mağara mimarisiyle birlikte tarihî önemini yansıtır. Göreme Açık Hava Müzesi, tarih ve kültür meraklıları için mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.

Haritada Görüntüle

Göreme Açık Hava Müzesi Giriş Ücreti ve Ziyaret Saatleri

Haftanın her günü 08.00 – 17.00 saatleri arasında Göreme Açık Hava Müzesi ziyarete açıktır.

Göreme Açık Hava Müzesi giriş ücreti 2023 yılı itibariyle 480₺’dir. Müzekart sahibi iseniz kartla giriş yapabilirsiniz.

Göreme Açık Hava Müzesi’nde Gezilecek Yerler

muze.gov.tr

Müze, farklı dönemlere ait yapıları barındırır ve ziyaretçilere çeşitli kiliseleri ve yaşam alanlarını keşfetme fırsatı sunar. Göreme Açık Hava Müzesi’nde bulunan bazı önemli yapılar ve bölgeler şunlardır:

Elmalı Kilise: Elmalı Kilise’nin ilk süslemeleri, duvara kırmızı boya ile doğrudan yapılmış haçlar ve geometrik motiflerdir. İsa’nın hayatını ve dini sahneleri tasvir eden freskleri ile dikkat çeker.

Juozas Skripkauskas

Tokalı Kilise: Bölgenin en eski bilinen kaya kilisesi olarak kabul edilen yapı, dört ayrı bölümden oluşmaktadır: Tek Nefli Eski Kilise, Yeni Kilise, Eski Kilise’nin altındaki kilise ve Yeni Kilise’nin kuzeyinde bulunan Yan Şapel. Tokalı Kilise, içinde birkaç oda ve koridor bulunan büyük bir yapıdır. Burada da dini freskler ve Hristiyan temaları işlenmiştir.

лариса кирилова

Çarıklı Kilise: İki sütunlu, çapraz tonozlu, üç apsisli ve dört kubbeli bir yapıdır. Buradaki sahneler, Hz. İsa’nın yaşamını anlatan betimlemelerle birlikte İbrahim Peygamber’in misafirperverliğini yansıtan Tevrat sahneleri ile aziz ve bani tasvirlerini içermektedir. Bu tasvirler oldukça iyi korunmuş durumdadır.

Elmalı Kilise ve Karanlık Kilise’ye benzemesine rağmen, Hz. İsa’nın çarmıha gerilişi ve çarmıhtan alınışını içeren sahneler, kilisenin farklılığını ortaya koyar. Buradaki figürler genellikle büyük ve uzundur. Kilisenin adının, Hz. İsa’nın göğe yükselişi sahnesinin altında bulunan ayak izlerinden dolayı “Çarıklı Kilise” olarak anıldığı düşünülmektedir.

Onur Güngör

Karanlık Kilise: Göreme Açıkhava Müzesi’nin en önde gelen yapılarından biri olan Karanlık Kilise, kendisine ayrılan özel girişiyle dikkate değer bir konuma sahip. İnanç turizminin yaygın olduğu Kapadokya vadilerinde, yumuşak lav kayalarına oyma yapılmış 600’den fazla kilise bulunmaktadır. Karanlık Kilise, canlı freskleriyle diğerlerinden ayrılıyor ve bu özelliğiyle dikkat çekiyor.

Göreme’deki kilise kompleksi içinde yer alan bu kilise, 11. yüzyılın sonu ile 12. yüzyılın başına tarihleniyor. Narteks bölümünde bulunan küçük bir pencereden çok az ışık alması sebebiyle “Karanlık Kilise” olarak anılıyor. Bununla birlikte, içerideki fresklerin ışık görmemesi, renklerinin zamanın etkilerine direnerek canlılığını korumasını sağlamıştır.

Eleonora Vendetta

Bu yapılar, Kapadokya’nın tarihi dönemlerindeki Hristiyan topluluklarının dini ve kültürel yaşamına ait izleri taşır. Müzede, ziyaretçilere bu önemli yapıları keşfetme ve Kapadokya’nın tarihî zenginliğini anlama fırsatı sunulur. Her bir kilise veya yapı farklı mimari özellikleri ve dönemlere ait sanatsal eserleriyle dikkat çeker.

Uçhisar’da Gezilecek Yerler

Erika Lima

Uçhisar, Kapadokya’nın merkezi bölgelerinden birinde yer alan önemli bir kasaba ve yerleşimdir. Türkiye’nin Nevşehir ilinin ilçesi olan Uçhisar, bölgenin tarihî, kültürel ve doğal zenginliklerini bünyesinde barındırır.

Uçhisar, benzersiz coğrafi yapısıyla ünlüdür. En belirgin özelliği, Uçhisar Kalesi olarak bilinen büyük peri bacaları kütlesidir. Uçhisar Kalesi, bölgenin en yüksek noktasında yer alır ve bir zamanlar savunma amacıyla kullanılmıştır. Buradan, muhteşem Kapadokya manzarasını izlemek mümkündür.

Kasaba, peri bacaları arasına yerleştirilmiş olan geleneksel evleri ve yapısıyla dikkat çeker. Bölgedeki kaya oymacılığı geleneği burada da görülebilir ve birçok yerleşim yeri gibi, mağara evler ve kiliseler bulunmaktadır.

Uçhisar, Kapadokya’nın turistik açıdan önemli noktalarından biridir. Bölgede konaklama seçenekleri, restoranlar ve el sanatları satan dükkanlar bulunur. Ayrıca, bölgenin diğer noktalarına kolay erişim sağlamasıyla da bilinir ve turistler için popüler bir başlangıç noktası olabilir.

Uçhisar Kalesi

Paul De Croes

Uçhisar ilçesinde bulunan bu kale, bölgenin en yüksek noktasında konumlanmıştır ve etkileyici bir peri bacaları kütlesi olarak dikkat çeker.

Roma döneminden bu yana oyularak içine birçok oda, ev, sığınak, depo, sarnıç, mezar, mahzen gibi yapıların inşa edildiği Uçhisar Kalesi, Arap akınlarına karşı önemli bir savunma merkezi haline gelmiştir. Bu kalede saldırılara karşı kullanılan büyük taş gülleler bulundurulmuştur.

Uçhisar Kalesi, sadece bir gözetleme kulesi değil aynı zamanda bir savunma kalesi olarak da işlev görmüş ve Selçuklu ve Beylikler döneminde de stratejik önemini korumuştur. Genellikle beyliklerin sınır bölgelerinde bulunan kale, Selçuklular’ın doğu sınırı, Kadı Burhanettin Beyliği’nin batı sınırı, Karamanoğulları’nın doğu sınırı olmasıyla tanınan bir konuma sahiptir ve bu sebeple “Uçhisar” adını almıştır.

Başhisar (Ürgüp), Ortahisar ve Uçhisar Kaleleri, bölgenin en yüksek noktalarına inşa edilmiş olup, Selçuklu Dönemi’nde Nevşehir’in üç ana korunma noktasını oluşturuyordu. Uçhisar Kalesi, o dönemde bir “uç beyliği” statüsünde bulunması sebebiyle etrafında yoğun bir nüfus barındırmaktaydı.

Bu dönemde, Kayseri Beyi’nin kardeşinin Uçhisar Beyi olduğu kaydedilmiştir. Osmanlı Beyliği’nin II. Beyazıt dönemiyle birlikte, 1398 yılında bölgenin kontrolünü ele geçirmesiyle Uçhisar Kalesi’nin II. Beyazıt’a teslim edildiği bilinir.

1530 yılında gerçekleştirilen ilk nüfus sayımında Uçhisar’da yaklaşık 3 bin kişinin yaşadığı belirlenmiştir. Bu tarihlerden 1960’lara kadar Uçhisar ve çevresinde sürekli bir yaşam devam etmiştir. Kalenin zirvesine çıkıldığında, muazzam bir manzara gözlemlenebilir. Kapadokya’nın diğer bölgelerini, peri bacalarını ve geniş bir manzara ile büyüleyici bir panoramik görünüm sunar.

Uçhisar Kalesi, bölgenin en belirgin yapılarından biri olmasıyla birlikte turistlerin sıklıkla ziyaret ettiği önemli noktalardan biridir. Burası, Kapadokya’nın benzersiz coğrafi yapısını ve tarihî zenginliğini keşfetmek isteyen ziyaretçiler için önemli bir duraktır. Manzarası ve tarihi dokusuyla, bölgenin büyüleyici atmosferini ziyaretçilere sunar.

Haritada Görüntüle

Güvercinlik Vadisi

Nevşehir Valiliği

Adını, vadideki kayalara oyulmuş olan güvercin evlerinden alır. Bu evler, bölgede uzun yıllar boyunca güvercin yetiştirilmesi amacıyla kullanılmıştır. Güvercinler, tarih boyunca hem besin hem de gübre kaynağı olarak kullanılmıştır.

Güvercinlik Vadisi, aynı zamanda eşsiz peri bacaları, kaya oluşumları ve doğal güzellikleriyle de dikkat çeker. Yüksek kayalıklar ve vadideki yürüyüş rotaları, ziyaretçilere muhteşem manzaralar sunar. Ayrıca vadide yer alan bazı mağara kiliseleri ve tarihi yapılar da keşfedilebilir.

Bu vadi, doğa yürüyüşleri yapmak, trekking ve Kapadokya’nın doğal oluşumlarını gözlemlemek isteyen ziyaretçiler için popüler bir destinasyondur. Aynı zamanda vadideki güvercin evleri, bölgenin tarihî dönemlerine ve kültürel yapısına dair ilginç bir iz bırakmıştır. Güvercinlik Vadisi, Kapadokya’nın doğal ve tarihî zenginliklerini keşfetmek isteyenler için önemli bir duraktır.

Haritada Görüntüle

Ürgüp’te Gezilecek Yerler

Sanjay P. K.

Ürgüp, Kapadokya Bölgesi’nin en önemli merkezlerinden biri olarak Nevşehir’in 20 km doğusunda yer alır. Göreme gibi, tarihsel süreç içinde birçok farklı isme ev sahipliği yapmıştır. Bizans Döneminde Osiana (Assiana) ve Hagios Prokopios olarak anılırken; Selçuklular Dönemi’nde Başhisar, Osmanlılar döneminde ise Burgut kalesi olarak bilinmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de Ürgüp adıyla anılmıştır.

Ürgüp, Kapadokya’nın tarihî, kültürel ve doğal zenginliklerini keşfetmek isteyen ziyaretçiler için ideal bir destinasyondur. Peri bacaları, mağara evleri, doğal güzellikleri ve tarihî yapısıyla bölgenin ruhunu yansıtır ve unutulmaz bir seyahat deneyimi sunar.

Asmalı Konak

Murat Can Duruel

Asmalı Konak, Türkiye’de Ürgüp’ün tarihi ve kültürel dokusunu yansıtan ünlü bir konaktır. 2002-2003 yıllarında yayınlanan Asmalı Konak dizisinin çekildiği yer olan bu bina, 180 yıllık bir geçmişe sahip olup 42 odadan oluşmaktadır. Asmalı Konak, Kapadokya’da ziyaretçilerin en fazla ilgi gösterdiği yerlerden biri olarak öne çıkmaktadır.

Haritada Görüntüle

Temenni Tepesi

Oğuz Avcı

Temenni Tepesi, Kapadokya’nın gözde manzara noktalarından biridir. Efsanelere konu olan bu tepe, eşsiz bir manzara sunmasıyla bilinir. Adı, dilek tutup temenni dileme geleneği nedeniyle “Temenni Tepesi” olarak anılmaktadır. Tepenin zirvesine çıkıldığında, Kapadokya’nın muhteşem manzarası gözler önüne serilir.

Genellikle gün batımı veya gün doğumu gibi zamanlarda ziyaretçilerin tercih ettiği bir noktadır çünkü buradan alınan manzara oldukça etkileyicidir. Birçok ziyaretçi, dileklerini tutmak ve temennilerde bulunmak için bu tepeyi ziyaret eder. Bölgede, bu tür efsanelere ve geleneklere sıkça rastlanır ve Temenni Tepesi de bu kültüre katkıda bulunur.

Haritada Görüntüle

Gomeda Vadisi

mustafapasakapadokya.org

Gomeda Vadisi, morfolojik yapısı bakımından Ihlara Vadisi’nin ufak bir benzeri olarak kabul edilir. Ihlara Vadisi gibi, kaya oyma kiliselerle, barınaklarla ve vadiden geçen bir dereyle karakterizedir. Bu özellikleriyle bölgenin kültürel zenginliğine katkı sağlar.

Yüzyıllar boyunca farklı dinlere, dillere ve kültürlere ev sahipliği yapmış, kendine özgü doğal ve tarihi zenginliklere sahip çeşitli uygarlıkların buluşma noktası olan Gomeda Vadisi, Kapadokya’nın önemli merkezlerinden biridir. Bu bölgede yeraltı şehirler, güvercinlikler ve dört adet kilise bulunmaktadır.

Genellikle daha az turistik olan vadilerden biri olması nedeniyle Gomeda Vadisi, sessizlik arayanlar veya kalabalıktan uzaklaşmak isteyenler için tercih edilebilir. Burada doğanın huzurunu ve Kapadokya’nın eşsiz coğrafyasını keşfetmek mümkündür.

Haritada Görüntüle

Üç Güzeller

Jerzy Dąbrowski

Üç Güzeller, Kapadokya’da bulunan üç büyük peribacasının oluşturduğu ve efsanelere konu olan bir doğal oluşumdur. Bu oluşum, Kapadokya’nın eşsiz coğrafi yapısını yansıtan önemli noktalardan biridir.

Üç Güzeller, adını bölgedeki üç belirgin peri bacalarından alır. Bu peri bacaları, bir araya gelerek insan figürlerini andıran üç büyük kaya oluşumunu oluşturur. Bölgedeki Üç Güzeller efsanelerinden en dikkat çekeni, kralın kızıyla bir çoban arasındaki hikayedir.

Kralın çok güzel bir kızı vardır ve bu genç kız çobana aşık olmuştur. Kral, bu ilişkiyi sürekli engellemeye çalışmış olsa da prenses, kralın müdahalesinden kaçarak çobanla evlenmiştir. İkilinin bir çocukları olur ve bu çocuğun kralı sakinleştireceği düşüncesiyle yola çıkmışlardır. Ancak kralın kalbindeki büyük öfke ve kin, prensesi ve çobanı görür görmez devreye girer ve sarayın kapısından askerleri onların üzerine gönderir.

Yakalandıklarında öleceklerini anlayan prenses içtenlikle Allah’a yalvarır ve şu sözleri söyler, “Allah’ım, bize büyük bir mucize gönder, bizi kurtar.” Kapadokya’daki Üç Güzeller efsanesine göre, Allah bu duayı kabul eder ve prensesi, çobanı ve çocuğu taşa çevirir. Efsaneye göre, merkezdeki taş figür çocuğu, onun yanındaki taş prensesi ve en önde duran figür ise taşlaşmış çobanın bedenini temsil eder.

Üç Güzeller, Kapadokya’nın doğal ve kültürel zenginliklerini görmek isteyen ziyaretçiler için ilginç bir noktadır. Bu efsanevi oluşum, bölgenin eşsiz coğrafi yapısını ve hikayelerini keşfetmek isteyenler için önemli bir duraktır.

Haritada Görüntüle

Ortahisar Kalesi

Bojan Korotaj

Ortahisar Kalesi, Kapadokya’nın içinde en büyük peribacası olarak bilinir. Ortahisar bölgesi, tarihsel açıdan birçok medeniyetin izlerini taşıyan önemli bir alan olarak öne çıkar. M.Ö. 1500’lü yıllarda Hititler, 1200’lerde Frigyalılar, 657 yılında ise Likyalılar ve Persler bu bölgeye hakim olmuşlardır. Daha sonra Roma ve Bizans egemenliği altına girmiştir.

Bu bölge, 1071’de gerçekleşen Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türklerin egemenliği altına girmiştir. Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmasıyla kültürel ve tarihi açıdan son derece zengin bir bölgedir. 1916 yılında ise bir kasaba halini almıştır.

Haritada Görüntüle

Kapadokya Yeraltı Şehirleri

Halil Şahin

Kapadokya, yer altı şehirleriyle de ünlüdür. Bu şehirler, bölgedeki insanların yüzyıllar boyunca istilalara, doğal afetlere ve diğer tehlikelere karşı korunmak için inşa ettikleri gizli yer altı yapılarıdır. Bu şehirler, genellikle tüf adı verilen yumuşak volkanik kayaçlar içine oyulmuştur ve derinlere doğru uzanan labirentlerden oluşur. Yeraltı yerleşimleri sayısı yaklaşık 150-200 arasındadır. Ancak, 25.000 km²’lik bir alanı kapsayan bu yeraltı şehirlerinin henüz tamamı keşfedilebilmiş değildir.

Derinkuyu Yeraltı Şehri

José Ángel Fitas Rodríguez

Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kapadokya bölgesinin en büyük ve en ünlü yer altı şehirlerinden biridir. Türkiye’nin Nevşehir iline bağlı Derinkuyu ilçesinde bulunur.

Bu yer altı şehri, tarih boyunca insanların istilalardan kaçınmak, doğal afetlere karşı korunmak ve yaşamlarını sürdürebilmek için inşa edilmiştir. Derinkuyu, zaman zaman binlerce insanı ağırlayabilecek büyüklükte odalar, tüneller, su kuyuları, depo alanları ve hatta kiliseler gibi çeşitli bölümlerden oluşur.

Kesin tarihi belirlenemese de Derinkuyu’nun Protohitit, Hitit, Roma ve Bizans dönemlerinde kullanıldığı ifade edilmektedir. Burada bulunan mermer kartal heykeli, Roma dönemini; misyoner okulu ve kilise ise Bizans etkisini yansıtmaktadır. 2. yüzyılda Roma zulmünden kaçan ilk Hristiyanlar, Antakya ve Kayseri üzerinden Kapadokya’ya ulaşarak bölgede yeraltı şehirlerini kurmuşlardır.

Uzun süreli barınma amacıyla inşa edilen bu şehirlerde, kiliseler, ahırlar, şaraphaneler, misyoner okulları, su kuyuları, erzak depoları ve havalandırma boruları gibi fiziksel ve toplumsal ihtiyaçları karşılayabilecek alanlar mevcuttur.

Halk, barınma, beslenme, eğitim gibi ihtiyaçlarını karşılarken güvenliklerini de düşünmüş; katlar ve alanlar arasına inşa ettikleri dar tüneller ve bu tünellere ekledikleri büyük taş tekerlekler ile herhangi bir tehlike anında tünelin kapanmasını sağlamıştır.

Şu an sadece 8 katı temizlenip ziyarete açılan Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin tüm katlarının temizlenmesi durumunda, şehrin toplam derinliğinin 50 metreden 85 metreye kadar çıkacağı ve kat sayısının da 12-13 civarında olabileceği öngörülüyor.

Derinkuyu Yeraltı Şehri, bölgedeki en büyük ve en derin yer altı yapılarından biri olmasıyla birlikte, Kapadokya’nın tarihî ve kültürel zenginliğini anlamak isteyen ziyaretçiler için önemli bir cazibe merkezidir. Şehir, insanların binlerce yıl önceki yaşam tarzlarını ve bu benzersiz yapıları nasıl kullandıklarını anlamak için harika bir yerdir.

Haritada Görüntüle

Mazı Yeraltı Şehri

Mike O’Sullivan

Mazı köyü, antik dönemde “Mataza” olarak biliniyordu. Bu köy, Ürgüp’ün 18 km güneyinde konumlanırken, Kaymaklı yeraltı şehrinden ise 10 km doğudadır. Kapadokya’nın en son keşfedilen yeraltı şehri olarak ortaya çıkmıştır, rastlantı sonucu 1995 yılında keşfedilmiştir.

Bu şehir bir çoban tarafından keşfedilmiş, ardından arkeologlar tarafından yapılan kazılarla temizlenmiş ve zaman içinde tarih sahnesine geri dönmüştür. Mazı Yeraltı Şehri, kökleri derinlere uzanan bir tarihe sahip olan köy ile sıkı sıkıya bağlantılıdır.

Bu yeraltı şehri, tarihî izlerini Helenistik döneme kadar götüren köklü bir geçmişe sahiptir. Nevşehir’in Mazı Köyü, sadece yeraltı şehriyle değil aynı zamanda içinde barındırdığı kiliseleri ve mezarlarıyla da büyük ün kazanmıştır; bu özellikleriyle tarihî dokusunu günümüze taşır. Bölgedeki seramik fırını da o döneme ait izler sunarak, tarih meraklılarına görsel bir şölen sunmaktadır.

Kaya oyma yapıları, 2000 yıldan daha eski bir geçmişe sahip olan mezar ve kiliseleri barındırmaktadır. Bu alan, Frigya, Bizans ve Romalılar gibi pek çok medeniyetin yaşadığı bir yer olmuştur. Bu farklı uygarlıkların etkisiyle kendine özgü izler kazanmıştır. Kapadokya’da gezilecek yerler arasında bulunan bu bölgeyi keşfetmek için detaylı bir gezi listesi yapmak önemlidir.

Haritada Görüntüle

Özkonak Yeraltı Şehri

Adrian Patrascu

Özkonak İlçesinde bulunan yeraltı şehri, Avanos’a 14 km uzaklıkta konumlanmıştır ve İdiş Dağı’nın kuzey yamaçlarında yer alır. Bu şehir, volkanik granit tüf tabakalarının oldukça kalın olduğu bir bölgede yapılmıştır. Özkonak Yeraltı Şehri’nin kesin tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte M.Ö. 400’lü yıllarda yapıldığı düşünülmektedir.

Bölgenin oyulmaya ve şekillendirmeye oldukça uygun tüf yapıya sahip olması, yaşam alanlarının oluşturulmasını kolaylaştırmıştır. Bu özelliği sayesinde yiyeceklerin depolanabileceği alanlar yaratılmış ve eski dönemlerde insanların yerleşmesine ve barınmasına imkan sağlamıştır. Arkeologlar, Özkonak bölgesinin, geç Hitit döneminin Kabal adı verilen 24 beylikli federasyonların yerel prensliklerine ev sahipliği yaptığına dair bilgiler vermektedir.

Sonraları, bölge Perslerin ve Helenistik dönem Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiştir. Helenistik dönemde, yaklaşık 3000 üyesi olduğu söylenen Zeus tapınağı da bu bölgede bulunmaktadır. Roma İmparatorluğu döneminden sonra, ilk Hristiyanlar, Bizans İmparatorluğu’nun kontrolü altındayken yaşadıkları baskıdan ve Arap akınlarından kaçarak Özkonak ve çevresine yerleşmişlerdir.

Aziz Basil liderliğinde kaya oyularak kendi şehirlerini inşa etmişlerdir. Günümüzde yeraltı şehri, şu ana kadar tam anlamıyla temizlenmemiş olup temizlik işlemleri devam etmektedir. Temizlenen alanlarda geniş galeriler, tünellerle birbirine bağlanarak yayılmaktadır.

Haritada Görüntüle

Kaymaklı Yeraltı Şehri

Тетяна Бухун

Nevşehir’e 20 kilometre uzaklıktaki Kaymaklı İlçesinde konumlanan yeraltı şehri, toplamda 8 katlıdır ve en alt katı erken döneme tarihlenmektedir. Kaymaklı’nın tarihi M.Ö. 3000 yıllarına dayanıyor. Hititler Dönemi’nde yapılan bu sekiz katlı şehir, Roma ve Bizans dönemlerinde diğer alanların oyularak genişletilmesiyle yeraltı şehri haline getirilmiş.

Tüf kayalara oyulan bu alanda, geçici barınma için gerekli şartları sağlayacak odalar, salonlar, şarap depoları, su mahzenleri, mutfaklar, erzak depoları, havalandırma bacaları, su kuyuları, kiliseler ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı içeriden kapatılabilen büyük sürgü taşları bulunuyor. Şu anda Kaymaklı Yeraltı Şehri, ziyaretçilere dört katı ışıklandırılmış bir atmosferde ev sahipliği yapmaktadır.

Haritada Görüntüle

Tatlarin Yeraltı Şehri

Nevşehir Valiliği

Nevşehir’in Acıgöl ilçesine yaklaşık 10 km. mesafede konumlanmış olan Tatlarin Yeraltı Şehri ilk olarak 1975’te keşfedildi. Ancak ziyarete 1991 yılında açıldı. Kale mevkiindeki bu yeraltı yerleşiminin yanı sıra bölgede birçok kilise bulunuyor, fakat zamanla birçoğu doğal sebeplerden dolayı yıkılmış durumda. Ana giriş kapısı hasar görmüş olan bu yer altı şehrine, batı yönündeki iki bölge aracılığıyla erişilebilmektedir.

Yeraltı şehri oldukça geniş bir alana sahip ancak henüz sadece küçük bir kısmı temizlenmiş durumda. Şu anda gezilebilen iki katıyla dikkat çeken bu yeraltı şehrinin en öne çıkan özelliklerinden biri, diğer yeraltı şehirlerinde pek rastlanmayan bir özelliğe sahip olan tuvaletlerin bulunmasıdır. Mekânların genişliği, erzak depolarının fazlalığı ve kiliselerin çoğunluğu, bu yapıyı bir askeri garnizon ya da manastır kompleksi olabileceğini düşündürüyor.

Haritada Görüntüle

Similar Posts